Şeytanın Geçmişle Uğraştırma Taktiği
Hocam ben Müslüman bir ailede yetişmiş olduğum halde geçtiğimiz son bir iki yıl içerisinde günahlar işledim. 25 yaşında bir gencin evlilik öncesi, şeytanın evlilik ambalajı içinde sunarak, karşı cinse olan ilgimi artırarak, beni çektiği günah çukuruna girdim. Zina gibi ağır bir günah işlemedim. Fakat modern toplumun diliyle bir flört dönemi geçirdim. Tabi ki daha sonra Allah’ın bereketi olmadığı için, normalde iyi insanlar olduğumuz halde, kıskançlık, fitne ve her türlü dünyevi tasalar yüzünden bu işte bir devamlılık olmadı. Allah’ın kefil olmadığı bir sevgi oldu bizimkisi. Uzun bir süre Allah’ı unuttum. O zamanki ruh halim tamamen acı çektiğim yönündeydi. Fakat ben huzuru ve mutluluğu Rabbim dururken bir kuldan istemişim. Bu düşünceler beni bir arayışa itti. Önce ‘Şeytanın Taktikleri’ sohbetinizi izleyip, ilk iş olarak şeytanımı tanıdım. Bizim ‘karakteri böyleymiş’ diyerek suçu karşı tarafa atıp kurtulduğumuz şeylerin, aslında şeytanın fitneleri olduğunu gördüm. Sonra aile hayatı ile ilgili çeşitli sohbetlerinizi izledim. Hakiki imanın ve İslam’ın insanı nasıl huzura götürdüğünü, bizi yaratan Rabbimizin bizim ihtiyaçlarımızı bizden daha iyi bilip huzur bulalım diye bize nasıl muhteşem bir Kur’an ve sünnet bıraktığını gördüm ve bunlara sarılmak istedim. Sarıldıkça dünyevi şeyler bana soğuk gelmeye başladı. Önceden sevgi, makam, para, ilgi ve her türlü ihtiyacımız için, insanların ağzına bakarken şimdi sadece Allah’a yalvarmam gerektiğini biliyorum ve ona yalvarıyorum. Çünkü kalpler onun elinde. Artık günün 5 vakti gelince, protokol icabı değil, Rabbimle dertleşmek için isteyerek namaza gidiyorum. Son olarak sormak istediğim bir konu var. Bu içimdeki aşk ve gafletten kurtulma çabası her tarafımı öyle sardı ki, kendi başıma yetemiyor. Çıkıp başkalarına da anlatmak, haykırmak istiyorum. Yaptığınız tespitlerinizi arkadaşlarımla, ailemle paylaşmak, onlara da anlatmak istiyorum. Anlatıyorum da. Birçok arkadaşımı sizin sohbetlerinizle tanıştırdım. Benimle aynı sorunları yaşayan insanlara, ilacın Allah korkusu ve İslam olduğunu anlatmaya çalıştım ve bunu yaparken ister istemez şöyle bir çelişkiye düşüyorum: Ben, ilk olarak, Müslümanlar olarak hatalarımızı anlatıp peşine sizin tespitlerinizi anlatıp Allah’ın emirlerini ve Efendimiz’in (sav) hayatından örnekler veren bir sıralama ile bunları anlatıyorum. Fakat ilk adım olan ‘hatalarımızı’ anlatma kısmında, kimseyi kırmamak ve şeytanın fitne verip beni dinlemelerini engellemesin diye onlardan değil, kendi yaptığım hatalardan ve geçmişimdeki imanı zafiyetlerden ve bunların bende oluşturduğu çatlaklardan bahsediyorum. Zaman zaman ortak hatalarımızı anlatıyorum. Fakat konuşma öyle bir hâl alıyor ki ben korkuyorum. Sanki kendim eskiden kötüydüm, ama şimdi bu anlattıklarım sayesinde çok iyi oldum dermiş gibi anlaşılmasından korkuyorum. Bir övünme gibi durum oluyor sanki. Böyle olmasın diye uğraşıyorum. Hâlâ gafletteyiz diyorum onlara. Ama bu vesveseyi şeytan mı veriyor bilemiyorum. Sanki övünüyormuşum gibi oluyor. Siz daha iyi bilirsiniz hocam; erkek psikolojisinde kahraman olma arzusu vardır. Bu içgüdü yüzünden, bir böbürlenme gibi bir his doluyor içime. Ama asla bunu dile getirmiyorum. Böyle olunca bazı zamanlar anlatasım kaçıyor. İşte şeytan başardı, kırdı şevkimi diyorum. Ama kafam karışıyor hocam. Bu durum şeytan vesvesesi midir yoksa ben gerçekten hata mı yapıyorum?
Selamünaleyküm. Geçmişe dair bütün harcadığınız vakit israftır. Tövbe ve istiğfarla kapattığınız dosyalarla ilgilenmeyin. Tevazu ve takva bahanesi ile şeytan, sizi günah çöplüğünde meşgul ediyor. Çıktığınız yola devam edin. Önünüze bakın, devam edin. Çalışın, devam edin. Anlatın, izah edin, devam edin. Durmayın sakın. Durduğunuz anda şeytan sizi yakalayacak. Kendinize iyi bir arkadaş grubu oluşturun.
Allah yardımcınız olsun. Yolunuz ve ufkunuz açık olsun.