Hocam kendime ve çevreme bakıyorum; tasavvuf kitapları, şiirler, yerli ve yabancı romanlar, gazete, çeşitli dini eserler vs. bütün kitaplar okunurken Kur’an’ın mealleri veya tefsirleri hiç ilgi görmüyor. Hocam acaba şeytan bize Kur’an okumamız için sağdan mı yaklaşıyor? Bazen, bırak bütün kitapları, al eline sadece Kur’an oku, diye düşünceler geliyor aklıma. Bu sefer de Kur’an Müslümanlığı denen sapık akıma kapılmaktan korkuyorum. Bütün hocaları, tarikatları, çoğunlukları baz almadan Kur’an’a gönlümü açsam sanki sapıtmışım gibi geliyor. Aklıma çok takılıyor bu mesele hocam. Kur’an bize geldiyse bu uzak durmalarımız veya Kur’an’ın korkulan bir kitap olma durumu neden? Kur’an okursak sapıtıyoruz ama hadis, mezhep, tasavvuf kitaplarını okuyunca neden sapıtmıyoruz? Sabah akşam evde, arabada, işte her yerde Kur’an okumak ve Kur’an’dan konuşmak istiyorum; ben bu düşüncelerimle ehlisünnetten mi çıktım hocam?
Bu sözlerin ne kadar çirkin durduğuna dikkat ediyor musunuz? Kur’an okumak ve sapıtmak! Bir arada olması mümkün olmayan sözler bunlar. Mesele sizin baktığınız gibi çapraz bakıştan kaynaklanmaktadır. Ne Kur’an okumak sapıklıktır ne da filan kitapları okuyan sapıtır. Bir mürşidi olmadan kendi başına işler yapmaya çalışanların önünde bu tür sorunlar bulunur. Bir hoca efendinin irşadı ile yol alanlar için bu sorun yoktur biiznillah. Biraz daha dengeli ve kapsamlı düşünmek gerekiyor. Bir de bir okumayla her şeyi halledeceğini zannetmek yanlış bir anlayıştır, bunu da bilesiniz.