İslam’ın son Peygamberi Hazreti Muhammed (Aleyhis-Selam)’ın gelecekle ilgili bildirmiş olduğu haberlere göre Kendisinden sonra kıyamete kadar yaşanacak devirler şöyle sıralanmaktadır (İmam Ahmed Bin Hanbel , 4.273):
1) Hulefa-i Raşidin Devri; Dört büyük Halife’nin (Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman, Hazret-i Ali) ardarda geleceği devir.
2) Umera Devri; Şam’da Emevilerin, Bağdat’ta Abbasilerin Emir-il Mü’minin (mü’minlerin başı) olacağı devir.
3) Müluk Devri; Osmanlı Padişahlarının halifeliği devralıp müslümanları idare edecegi devir.
4) Cebabire Devri; Müslümanların tek elden yönetilmeyecegi, Kur’an-ı Kerim’e riayet edilmeyen “Ahir Zaman” devri. Zulmün ve küfrün arttığı, inançsızlığın moda, müslümanlığı yaşamanın ise avuç içinde ateş tutmaktan daha zor olduğu devir.
5) Hazret-i Mehdi ve Hazret-i İsa Devri; Mü’minlerin tekrar bir bütün haline gelip tüm dünya üzerinde adaletin ve Allah’a imanın yayılacağı devir. Peygamberimizin (aleyhisselatu vesselam) neslinden olan Hazret-i Mehdi ve yeryüzüne geri inecek olan Hazret-i İsa’nın zuhuru;
Hazreti Mehdi, Ahir zamanda gönderileceği Peygamber Efendimiz tarafından müjdelenmiş olan, Müslümanları zulüm ve sıkıntı ortamından kurtaracak, yeryüzündeki fitneleri ortadan kaldıracak, tüm dünyaya barış, adalet, bolluk, huzur, mutluluk ve refah getirecek kutlu bir şahıstır. Peygamberimiz’den aktarılan sahih rivayetlere göre Hazret-i Mehdi, çeşitli hurafelerle, batıl inanç ve uygulamalarla aslından uzaklaştırılmış olan dini özüne döndürecek, Hazret-i İsa ile buluşacak, Allah’ın izniyle yegane hak din olan İslam’ı yeryüzüne yerleşik kılacaktır.
Bu haber iman edenlerin şevk ve heyecanını arttıran çok büyük bir müjdedir. Peygamber Efendimiz (aleyhisselatu vesselam)’in hadisleriyle beraber, İslam alimleri de, yaşadıkları dönemlerden günümüze kadar ulaşmış el yazması eserleriyle, o zamandan bugüne, bu büyük müjdenin şevk ve heyecanını taşımışlar; inananlar için bu konunun canlı tutulmasına ve takibine vesile olmuşlardır.
İşte içinde bulunduğumuz bu dönemde ortaya çıkan alametler bize, Hazret-i Mehdi’nin çıkışının yakın olduğunu göstermektedir.
Nitekim, yaşadığımız yıllarda yeryüzünde meydana gelen kargaşa, zulüm, terör ve savaş ortamı, fitneler, kıtlıklar ve depremler, Hazret-i Mehdi’nin ortaya çıkışının alametlerindendir.
Mehdi (aleyhisselam)’ın hükmü yedi sene sürer.
Ondan sonra ise, Hazret-i İsa bütün dünyada kırk yıl hükmeder. Bu zaman içerisinde kötü ve şeytani hiçbir şey kalmaz ve dünya adeta cennet gibi olur (Altın Çağ).
Kırk yıl sonunda Hazret-i İsa Medine’de ruhunu teslim eder ve Peygamberimizin (aleyhisselatu vesselam) yanına defnedilir. Sonra kötüler ve şeytaniler dünya üzerinde azar azar yeniden ortaya çıkar ve on yıl boyunca çoğalırlar.
Bu on yılın sonunda, mü’minler cennetten gelen rüzgarı teneffüs edip ruhlarını teslim eder ve kıyamet geriye kalan kötüler ve kafirlerin üzerine kopar. Şimdi yaşadığımız zaman, tabii ki cebabire devridir. Zulüm ve küfürle birlikte doğal afetlerin, kaza ve belaların, savaşların ve terörün çoğalması, bu dönemin de sonuna yaklaştığımızın işaretidir.
Gelmesi çok yakın olduğu tahmin edilen bu “zorlu” günlerde, mü’minlerin sıkıntısını azaltıp emniyette olmalarını sağlayacak üç önemli husus şunlardır:
1) Namaz
2) Zikir (tesbih)
3) Sadaka
Günlük yapılması gereken bu ibadetler Allah’ın hoşnutluğunu kazanıp bizi muhafaza etmesine vesile olur, çünkü biliyoruz ki hayır ve şer Allah’tandır. Secdesiz insanların Altın Çağ devrine yetişmeleri mümkün değildir. Yine unutmayalım ki az sadaka çok belayı defeder.