Ölüm ve ötesi, asıl hayattır, şu an içinde bulunduğumuz hayat, rüya hükmündedir. Nitekim büyükler şöyle buyurmuşlar:
“Dünya ile ahiret arasındaki hayat uykudan ibarettir. Ahirette ise o uykudan uyanacağız. “
Ölümü sürekli tefekkür etmeliyiz.
Bir hadisi şerifte efendimiz as şöyle buyuruyor:
“Dünyevi lezzetleri gözden düşüren ölümü çokça anın!”
Yani, ölümü sık sık hatırlamak suretiyle dünyevi lezzetlere karşı olan arzularınızı kırınız. Böylelikle o zevklere karşı bağlılığınız kesilmiş olur ve hakkıyla Allah teala’ya ibadete yönelebilirsiniz. Cenabı hak enbiya süresinin 34. ve 35. ayetlerinde şöyle buyuruyor:
“ Birde Biz senden önce hiçbir kimseye ölümsüzlük vermedik. Eğer sen ölürsen onlar baki mi kalacaklar? Her canlı ölümü tadacaktır. Sizi bir imtihan olarak kötülük ve iyilik ile deneyeceğiz; hepinizde sonunda bize döneceksiniz.”
Kaldı ki bu ümmet en kısa ömre sahiptir ahirete hazırlanmalıyız. Ömür kısa borçlar çok elbet bu borç için sorguya çekileceğiz. Resülullah s.a.v. bir hadisi şerifte şöyle buyuruyor:
“Eğer hayvanlar ölüm hakkında insanların bildiklerini bilselerdi, sizler hiçbir zaman iyi beslenmiş bir hayvan eti yiyemezdiniz!”
Selman i Farisi hazretleri şöyle buyurmuş:
“Üç kişi beni çok şaşırtır hatta gülerim: birincisi bitmez tükenmez ümitlerle dünyaya sarılan kimse. Oysa onun peşinde ölüm koşuyor. Bir gün kendisini yakalar. İkincisi hiç umursamadan günlerini gafil olarak geçiren kişi halbuki onu her an gören Allah teala vardır. Üçüncüsü kahkahalarla gülen insan. Bir insan nasıl olur, Allah bana dargın mı yoksa razımı diye hiç düşünmeden kahkaha atabilir.”
Hazreti Ayşe r.a. validemiz şöyle buyuruyor:
“- Ey Allahın resulü! Acaba şehitlerle birlikte haşr edilecek kimse var mıdır?
– Evet! Kim günde yirmi defa ölümü hatırlarsa, şehitlerle birlikte haşr edilecektir.”
Bu üstünlüklere sahip olmasının sebebi, ölümü hatırlamanın,aldanma yurdu olan dünyadan insanı soğutması ve ahiret için hazırlık yapmaya sevk etmesidir.
Ölümü unutmak da, insanı dünya zevklerine dalmaya iter. Yine hazreti peygamber s.a.v. buyurur ki:
“Ölüm, mümin için hediyedir.”
Efendimiz böyle buyurmasının hikmeti şöyle, bu dünya mümin için bir zindandır ölüm onun için bir kurtuluştur. Nefsi ile muharebe etmek mümine verdiği yorgunluk , ıstırap nedeniyle ölüm onun ebedi istirahatıdır. Bir hadisi şerifte efendimiz as şöyle buyuruyor:
“ Ölümü bolca yad ediniz. Çünkü o, günahları temizler ve dünyadan soğutur”
Hasan-i basr-i hazretleri şöyle buyuruyor:
“ Ölüm, dünyanın değerini düşürdü ve aklı başında olanlarda sevinç bırakmadı!”
Hikmet sahiplerinden biri kardeşine şöyle yazar: “Ey kardeşim! Ölümü temenni edip de bulamayacağın ahiret yurduna göçmeden önce ölümden kork ve gerekli hazırlığını yap!”
Hazreti İsa as nı yanında ölüm anıldığı zaman cildinden kan damlardı. Yine rivayet edildiğine İbrahim as vefat edince cenabı hak c.c. kendisine sorar:
“- Ey Halilim! Ölümü nasıl buldun?
– Yaş yüne batırıp sonra geri çekilmiş kebap şişi gibi!
– Üstelik biz ölümün acısını senin için hafiflettik!
Ve yine rivayet edildiğine göre Musa as ruhunu Allah teala ya c.c. teslim ettiği zaman Rabbi kendisine sorar:
“ – Ey Musa ! ölümü nasıl buldun?
– Kızartılmak üzere diri diri tavaya konmuş, ne ölüp rahata kavuşabilen ne de uçup kurtulabilen bir kuş gibi hissettim!
Ölüm anı çok zor bir andır ve büyük bir imtihan anıdır. Ve çok ıstırap vericidir. Efendimiz as bile acı çekmiştir.
Evet kardeşler ölüme hazırlanmalıyız azıksız yola çıkan bir kimse tehlikeye uğrar.
Hasan i basr i rh.a in rivayetine göre, Rasülullah s.a.v. ölümü, onun verdiği elem ve dehşeti şöyle tarif etmiştir:
“ Ölümün verdiği acı üç yüz kılıç darbesi kadardır!”
Peygamber, sahabe ve velileri ağlatan ölüm ötesi hayatı ihmal etmek, inkardan değilse, gaflet ve cehalettir. Gaflet kula verilen en büyük musibettir. Ölümü unutmak dünyaya dalmaktır. Ölümü ve ötesini tefekkür, kalbin uyanması ve ıslahı için büyük etkiye sahiptir. Her mümin günde ölümü sık sık hatırlaması , bunu ciddi bir vazife olarak kabul etmesi ve üzerine durması, konu etmesi, çevresine hatırlatması gerekir. Ölümü tefekkür, kalbin boş heves ve iddialardan temizlenmesi için etkili bir yoldur.
Hazreti Ali r.a ye sormuşlar:
“ – Neden evini mezarlığa karşı yaptın.
– Evet ben kabirleri komşu edindim sebebi de iki şeydir. Birincisi dedikodudan koruyorlar. İkincisi bana ölümü hatırlatıyorlar.”
Evet ölümü hatırlamak istiyorsak bolca kabirleri ziyaret etmeliyiz.
Selman i Farisi r.a vefatına yakın medain şehrinde ikamet ediyordu daha önceden hanımına verdiği misk kutusunu getirmesini istedi:
“ O miskleri su ile karıştır etrafıma dök çünkü az sonra misafirlerim gelecek dedi.”
Anlatıldığına göre efendimizin sav kızı olan Fatma annemiz vefat ettikten sonra mübarek naşını dört kişi kaldırdı: Zevci olan Hz. Ali iki çocuğu olan Hazreti Hasan Hz. Hüseyin ve Eba Zer hazretleridir.
Ne zaman ki kabrin yanına geldiler Eba Zer r.a kabre şöyle seslendi.
“Ey kabir! getirdiğimiz Rasülun kızı Alinin zevcesi hasan ve hüseyinin annesi Fatma dır.
Az sonra kabirden şöyle bir ses işittiler: ben soy, şeref yeri değilim. Ancak güzel ameller yeriyim. Benden kurtulacak kimse hayrı çok, kalbi temiz, ameli halis olan kimsedir.”
Cenabı hak bizlere ölümü unutturmasın. Amin ..