Kişilik analizi noktasında kendini geliştirmek isteyen bir öğretmen adayı olarak çevremdekilerin hayatlarını gözlemliyorum ve yapmış olduklarından neler yapabileceklerine dair çıkarımlarda bulunuyorum. Lakin insanlarda bazı hatalar yerleşik yanlışlara dönüştüğü için onlar hakkında ileride yapabileceklerine dair bazı kötü düşünceler hâsıl oluyor. Bir hadisi şerifte ‘zan sözlerin en yalanıdır’ şeklinde bir ifade var. Benim yapmış olduğum bir öngörü mü yoksa sui zan mı? Bunu ayırt eden şey niyet midir? Öngörülerde bulunmadan yaşamak da insanlara karşı tedbirsizlik gibi geliyor. Sadece içimize hapsedebileceğimiz düşünceler de değiller çünkü bazen bu kişiler hakkında bilgi almak isteyenler oluyor. Nasıl cevap vermeliyiz?
İçimizden başkaları hakkında olumsuz kanaatler geçebilir. Bunu önlememiz mümkün değildir. Bizden böyle bir şey de istenmez zaten. Yasak olan ve bizi zarara götüren şey bizim içimizdeki zanlara, kanaatlere göre insanlara tavır sergiliyor olmamızdır. Doğru olan ise elimizde bir belge olmadıkça herkesin temiz olduğunu kabul edip ona göre ilişki içinde olmaktır. Halk deyimiyle ‘saf’ olmamız elbette yanlıştır. Aldatılmaya müsait biri olamayız. Aldatan hiç olamayız. Bunun ortasını buluruz. Bu ortası da şudur: Tedbirli, belgeli ve ciddi olmak.