Kabz ve bast halleri; lügat manası olarak ruhen sıkıntı, daralma ve genişleme, sıkıntı ve ferahlık manalarına gelmektedir. Bu halleri Bediüzzaman Hazretleri Kastamonu Lahikası’nda şöyle açıklamaktadır:
“… Sair teellümât-ı ruhaniye ise, sabra, mücahedeye alıştırmak için Rabbanî bir kamçıdır. Çünkü, emn ve ye’sin vartasına düşmemek hikmetiyle, havf ve reca müvazenesinde sabır ve şükürde bulunmak için kabz-bast hâletleri celâl ve cemal tecellîsinden intibah ehline gelmesi, ehl-i hakikatçe medâr-ı terakki bir düstur-u meşhurdur.”
Bu ifadeyi biraz açacak olursak, ruhi bazı sıkıntılarımız Cenab-ı Allah tarafından, bizi; sabra ve nefis ile mücahedeye alıştırmak için verilen Rabbani birer kamçıdır. Burada kamçı ifadesi üzerinde duracak olursak, nasıl ki, tembelleşen, hantallaşan bir mahluku harekete getirmek için kamçı kullanılır. Aynen öyle de, tembelleşen ve yeknesaklık içerisinde bulunan bir insan da bu kabz ve bast halleriyle adeta kamçılanmakta, ve vazifesinde ciddiyete sevk edilmektedir.
Ancak bu noktada yukarıdaki ifade de geçen “emn ve ye’sin vartası” ifadesi de gözden kaçmamalıdır. Emn hali bast halinin neticesi olmamalıdır. Yani sıkıntı ardından gelen rahatlık, vazifedeki ciddiyete halel vermemelidir. Bununla beraber kabz halinin neticesinde mü’min ye’se düşmemelidir. Çünki istiklal şairimizin de ifade ettiği gibi “Ye’is mani-i her kêmaldir” Ümitsizlik ile her muvaffakiyetin önü kapanır. Bu haletler Cenab-ı Hakk’ın Celal ve Cemal isimlerinin tecellisi iledir. Nasıl ki hastalık Cenab-ı Hakk’ın Şafi isminin tecellisi neticesi ise, sıkıntı haline Cenab-ı Hakk’ın ed-Darr (celali isim) gibi isimlerinin, rahatlık ve genişlik hali de Cenab-ı Hakk’ın el-Vasi (cemali isim) gibi isimlerinin neticesidir.
Bu halden kurtulmak için abdestli dolaşmayı adet haline getirmek, ayrıca Kur’an-ı Kerim ve Cevşen’i sık sık okumak gerekir.