Hocam ben üniversite öğrencisiyim. Elhamdülillah, dinimizi dert edinmeye başladığımızdan beri sizin deyiminizle “yalan oğlu yalan” haber bültenlerini izlemeyi bıraktık. Yayın organları belli kesimlerin şakşakçıları olmuş. Zaten hanımların teşhir edilmediği kanal, gazete, internet sitesi sayısı da oldukça az. Ama bu sefer de Ümmet-i Muhammed’in -aleyhissalatu vesselam- durumundan ve gündeminden uzak kaldık. Dünyada neler olduğundan haberimiz olmuyor. Bu konuda önereceğiniz bir orta yol olur mu?
Şu en önemli kurallarımızdan biridir: ‘Rabbimiz bize kaldıramayacağımız bir yük yüklememiştir.’ Bütün kulluğumuz bu temel ilkenin etrafında dönmektedir. Biz kendi kendimize kaldıramayacağımız bir yük üretirsek, böyle bir üretmenin kendisi bir yük olur ve vebal getirir bizim için. Hoca olan hocalığı ile talebe olan da talebeliği ile sınırlamalıdır kendisini. Abartan kendine zarar verir.
Bir ikinci kanun da şudur:
Mü’min insanın işleri,
a- Zorunlu olanlar,
b- Gerekli olanlar,
c- Lüks olanlar diye üçe ayrılır. Mesela namaz, mü’min hayatta olduğu sürece ‘zorunlu’ işlerinden en başta gelenidir. Bunun yanında haberlerden haberdar olmak bazen ‘zorunlu’ olur bazen da lüks olabilir. Buna göre de mü’min, kendini plansız duruma düşürmeden iş yapar durumda tutması gerekir ilkesi çıkmaktadır. Zamansız ve plansız işlerimizden bereket çıkmayabilir. Bunu hiç tereddüt etmeden bilmelisin.
Bütün bunların günlük hayatımızda bir kargaşa nedeni olmadan yürütülebilmesi için de mü’min gencin bir mürşidi olması gerekir. Bu mürşid, bir tarikat büyüğü de olabilir, ilim adamı da olabilir, yaşlı başlı güngörmüş bir mü’min de olabilir. Yeter ki imanlı olsun, dine bakışı umumi olsun yani dini bir köşesinden alan olmasın.
Allah yardımcın olsun. Kıymetinizi bilin, bu ümmetin umudusunuz.