Allah’tan başkası gaybı bilemez
Allah Teâlâ insanlara bilgi ve öğrenme kabiliyeti ile insanlarca bilinmesi mümkün olan şeyleri bilmek ve öğrenmek için akıl, duyu organları, sezgi, rüya, ilham gibi vâsıtalar vermiştir, bu vâsıtalar ile elde edilen bilgilerin bir kısmı kesin, bir kısmı ise zannîdir (ihtimâlli). Öte yandan insanoğlunun, kendi bilgi vâsıtalarıyla bilmesi, öğrenmesi mümkün olmayan şeyler vardır; Allah, ruh, cennet, cehennem, sırat, mizan, geleceğimiz bunlardan birkaçıdır. Bu gibi varlıklar “gayb âlemi”ni; görüp bildiğimiz, kendi vâsıtalarımızla hakkında bilgi edinebildiğimiz şeylerin mecmûu ise “şehâdet âlemi”ni teşkil eder. Gayb âlemi hakkında Allah, kullarına, vahiy, ilham, rüya gibi yollardan biriyle bilgi verir; bilgiyi alan da-vâsıtaya göre- buna ya kesin olarak inanır veya zann-ı galib hâsıl eder.
Çok eski zamanlardan beri insanlar, gayb âlemini merak etmiş, hakkında bilgi edinmek istemiş, bazı açık gözler de bunu istismar ederek gâibden haber vermeye başlamışlardır. Eskiden bu işle meşgul olan kâhinler, arrâflar, falcılar… vardı; günümüzde bunlara ek olarak medyumlar ve ruhçular var. Bu kişiler, çeşitli yol ve vâsıtalardan istifâde ederek insanların geçmişi, geleceği, ruhlar âlemi gibi gayb haberleri vermişlerdir, vermektedirler. Bunlara inanmayanlar yanında inananlar vardır.
Halbuki Peygamberimiz (s.a.v.), Allah’ın en seçkin kulu olmasına rağmen, O’nun hakkında Kur’ân diliyle şöyle buyrulmuştur: “De ki: Allah’ın dilemesi dışında ben kendim bir fayda ve zarar verecek durumda değilim. Görülmeyeni (gaybı) bileydim, daha çok iyilik yapardım ve bana kötülük de gelmezdi.” (el-A’raf 7/88)
Allah’tan başka hiçbir varlığın gaybı bilmediğini şu âyet kesin bir şekilde ortaya koymaktadır:
“De ki: “Göklerde ve yerde gaybı, Allah’tan başka bilen yoktur…” (en-Neml: 27/65)
Habîb-i Ekrem Efendimiz (s.a.v.) “Gayb habercisine (arrâfa, kâhine) inanan kimsenin kırk gün namazının kabul olunmayacağını”1, “Ona inanan kimsenin, kendisine gönderilen (kitabı, vahyi) inkâr etmiş olacağını”2 ifade buyurmuştur.
Kendisine, “bazı söyledikleri doğru çıkıyor” diyenlere, Allah’a âsi olan cinlerin, edindikleri bazı bilgileri, bir doğrunun yanına yüz yalan katarak bu kâhinlere ulaştırdıklarını, bunlar vâsıtasıyla halkın inancını bozduklarını, onları sapıklığa düşürdüklerini söylemiştir.3
Bu kesin deliller karşısında müslümanların, gaipten haber verdiğini iddia eden kimseleri dinlememeleri gerekli, dinlemeleri haramdır.