Selamünaleyküm hocam. Kadın ve erkek evlenirken hiçbir şeyleri yoktu ve düğünlerini yapma ve işyeri açmaları için gereken her türlü desteği kadının ailesi karşıladı. Bu sırada erkeğin ailesinden 1 kuruş bile gelmedi, düğünde takı olarak bile. Bunun sebebi erkeğin ailesi ile dargınlığı değildi. Sadece durumlarının iyi olmadığı iddiası idi (oysa sonraki evlenen kardeşe hem ev eşyaları hem altınları vb. yapılması gereken her şey tastamam yapıldı). (Bu arada bu erkek hala karısına mihrini bile vermedi. Kadın ise durumunuz düzelince verir diyerek ses çıkarmadı) . Kadın ve erkek yıllarca gece gündüz demeden (gerçekten geceleri bile çalışarak) bir iş sahibi oldular ve para kazanmaya başladılar. Kadın bu süre zarfında erkeğin haberi olmadan 1 kuruş bile bir yere harcamadı. Erkek ise karısının haberi olmadan akrabalarına gizli gizli paralar göndermişti ve bunlar ortaya çıktığında önceleri yalanlarken (göndermedim diye alenen yalan söyleyip gönderdiği ispatlanınca hiçbir şey olmamış gibi davranırken) sonraları bu benim param, istediğime veririm tavrına girdi. Kadına ise sen benden izinsiz hiçbir şey veremezsin diye dini hükümlerin arkasında sığındı. Sıfırdan beraberce elde ettikleri birikimlerinde kadının dinen tasarruf hakkı nedir? Erkeğin karısından habersiz ailesine veya başkalarına bu şekilde paralar vermesinde kadının hiç hakkı yok mudur? Kadın bu durumda ne yapmalıdır? Zira en yakınındaki kişinin her zaman yalan söyleyebilecek yapıda biri olduğu için yıkılmış ve artık birlikte omuz omuza çalışma isteği kalmamıştır. Kalbindeki kırıklıkları ise ancak Allah bilebilir. Allah rızası için fetvanızı rica ediyorum.
Selamünaleyküm. Evlenen bir kadının evini geçindirmek için çalışması gerekmez. Çalışmak erkeğin görevidir. Feragat edip çalışıyorsa, çalıştığını ya eşine bağışlıyor dur ya da kendine saklıyordur. Bağışladıklarının da hesabını soramaz. Kendine sakladıkları ise onun öz malıdır. Malından eşine vermek zorunda değildir. Eşi de kendisine ait malı hesabını hanımına vermek zorunda değildir.