Hocam, içtihat kapısının açık olduğu teorik olarak söylense de pratikte işleyen bir içtihat müessesesi göremiyorum. Belki de hukuken ve siyaseten hassasiyet arz eden ve yüksek kamuoyu duyarlılığı sebebiyle bazı konuların üstüne basılmaması tercih ediliyor olabilir. Örneğin, evlilik, kadın-erkek ilişkileri gibi konulardaki video sohbetlerinizin çoğunu izledim ancak bunların hepsinde noksan gördüğüm yön, asr-ı saadette erkeklerin dört eş ve onlarca cariyeye sahip olmaları zemininin göz ardı ediliyor olmasıdır. Tek eşlilikte kadının esiri olan ve pozitif hukukun da ağır baskısı altında olan erkek için evliliğin bir çilehaneye dönüştüğünü görmemiz gerekmektedir. Allah kadını 4 nikâh hakkı ve cariye müessesesi ile zapt altına almıştır. Yoksa tek evlilikte vaazla, nasihatle kadının zapt edilmesi mümkün değildir. Zinaya had uygulaması bu şartlardadır. Mekasıd-üş Şeria ve Usul-ü Fıkh ilkeleri nazara alınmaksızın zinanın cezası had’dir, tek eşlilik esastır (Cariye?), kadına şöyle şöyle davranılması gerekir gibi yaklaşımları dayanaklı bulamıyorum. Bu konularda görüşleriniz nedir?
Değerli kardeşim,
Ben veya sen, bu ümmetin ne kadarıyız?
Bu sorun ve sizin o soruna çözüm öneriniz olayın hacminin karşısında hacmi ne kadarıdır?
Düşünmek, kavramak yeterli mi?
Müslümanlar olarak şu içinde bulunduğumuz buhranları bir tek kadın ve evlilik başlığına indirgeyebilir miyiz?
Bu ve benzeri sorulara sizin vereceğiniz cevaplar benim cevaplarımla hemen hemen aynı olacaktır zannederim. Benim sizden, sizin benden farklı düşünmeniz mümkün değildir. Şu var ki, bizim cevaplarımız mü’minlerin bedelini ödeyemeyeceği cevaplar olmamalıdır diye düşünüyoruz. Gösterdiğimiz hassasiyetimiz, önemli/öncelikli/zamanında olan olsun diye bir çizgi üzerinde yürümektedir. Hiçbir netice getirmeyecek konulara girmenin, onları izah etmenin makul bir yararını göremiyorum. Rabbim muinimiz olsun.