Kadınların en korktuğu konulardan biri cinsel iftiraya uğramaktır. Özellikle zina iftirası kadının onurunu müthiş kırar. İftira erkek için de zordur ancak yaşadığımız toplumda kadınları çok daha olumsuz etkiler. Kullarının içindekileri en iyi bilen Yüce Allah mükemmel bir sistem kurmuş, iftira konusunu Kur’an’da oldukça detaylı açıklamıştır.
Allah, “Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur. Siz onu kendiniz için bir şer saymayın aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenenlere ise büyük bir azap vardır” (Nur Suresi, 11) buyurur. Ayetten Müslümanlar içinde de iftira atan, yalan konuşan insanlar bulunduğunu anlarız. Kur’an buna işaret eder. Birlikte davranan ifadesi, bu kişilerin müminlerle birlikte faaliyette bulunduklarını gösterir.
Allah, atılan iftiranın mümin için şer değil, hayır olduğunu haber verir. İftiraya uğrayan insan, toplumda küçük düşeceğini, olayın aleyhine olduğunu düşünse de bu onun için hayra vesiledir. Hem sevap kazanmasına, hem yücelmesine, hem de iftiracının gerçekte ezilmesine ve berekete sebep olur. İnanan kadın, yaşadıklarına sabrederek Allah’ın rızasını kazanmış olur ve bu davranışı ahirette de ona güzellikleri kazandırır.
İftiraya uğrayan mümin gibi, diğer müminler de aynı iftirayla imtihan olurlar. Kur’an, “Onu işittiğiniz zaman erkek müminler ile kadın müminlerin nefisleri adına hayırlı bir zanda bulunup, “bu açıkça uydurulmuş iftira bir sözdür” demeleri gerekmez miydi?” diye sorar. Müslümanlar birbirleri aleyhinde bir haber işittiklerinde inanıp inanmamakla sınanırlar. Fasıktan gelen habere inanmamaları, araştırmaları emredilir. Müslümanın zannı kötü değil, hayırlı zan olmalı, “bu açıkça uydurulmuş iftira bir sözdür” demesi gerekmektedir. Hatta ayette de vurgulandığı gibi ‘Bu bir iftira sözüdür” değil, “açıkça, alenen, uydurulmuş bir iftira sözüdür” demelidirler. Allah, kanıt olarak zinaya dört şahit getirilmesini ister. Suçlamayı yaptıkları halde şahitleri getiremeyenler “Allah Katında yalancıların ta kendileridir”.
Zinaya dört tane açık şahit istenmesi, kadın ve erkek tüm Müslümanlar için muazzam bir hayat garantisidir. Şahitleri getiremeyen, hiçbir şekilde kişinin aleyhinde suçlamada bulunamaz. Şahidi olmadığı halde suçlamada bulunan kişiler Kur’an’ın ifadesiyle, “Allah Katında yalancıların ta kendileridir”. Artık bu kişilere inanılmaz, şahitlikleri kabul edilmez. Allah Katında yalancı olmaları nedeniyle, toplumda da yalancı olarak bilinirler.
“Eğer Allah’ın dünyada ve ahirette sizin üzerinizde fazlı ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız dedikodudan dolayı size büyük bir azap dokunurdu” buyurur Allah ve dedikodunun karşılığının gerçekte büyük bir azapla karşılık bulduğunu ancak yapmadığını haber verir.
“O durumda siz onu (iftirayı) dillerinizle aktardınız. Ve hakkında bilginiz olmayan şeyi ağzınızla söylediniz. Ve bunu kolay sandınız. Oysa o Allah Katında çok büyük (bir suç) tür.” ayetinden anlarız ki, dedikodu çok kolay zannedilen bir alışkanlık gibi görülse de Allah Katında karşılığı zorludur.
Allah, zannettiğimiz gibi olmadığını bildirir. “Onu işittiğiniz zaman “bu konuda söz söylemek bize yakışmaz, Allah’ım. Sen yücesin bu büyük bir iftiradır” demeniz gerekmez miydi?” diye sorar.
Bu yalnızca iftira değil, “büyük bir iftiradır.” Kuran’da vurgu önemli bir unsurdur. Allah, aynı konuda birçok kez vurgu yapar. Vurgu, insanın aklını açar, anlatılanı kavramasına sebep olur. Özellikle kararsız kalınan ya da tartışmaya yol açacak durumlarda, Kur’an’da, konunun önemini vurgulayan kelime ve cümleler kullanılır.
Eğer iman edenlerden iseniz, bunun gibisine bir daha dönmemeniz için Allah size öğüt vermektedir. (Nur Suresi, 17) ayeti uyarının iman sahiplerine yapıldığını gösterir. Ve bu, söz konusu çirkin davranışın bir daha tekrar edilmemesi buyruğudur.
Müminler için büyük rahatlıktır, büyük konfordur söz konusu ayetler. Örneğin, dedikodu yoksa iftira atılamıyorsa, insanın kafası son derece huzurlu olur.
Kadını Zina İle Suçlayan Kocası İse
Nur Suresi, 6, 7, 8, ve 9. ayetler kendi eşlerine zina suçu atan ve kendileri dışında şahitleri bulunmayanların durumu ile ilgili açıklayıcı bilgiler verir. Dört şahit getiremeyen koca, her bir şahit yerine kendisi Allah adına dört kez yemin eder ve kendisinin hiç şüphesiz doğru söyleyenlerden olduğuna şahitlik eder.
Ancak beşinci kez bir yemin daha eder. Ve bu yeminle, eğer yalan söyleyenlerdense, Allah’ın lanetinin muhakkak kendi üzerinde olmasını kabul eder.
Sıra suçlanan kadındadır. Kadın da dört kere Allah adına yemin ederek, kocasının hiç şüphesiz yalan söyleyenlerden olduğuna şahitlik eder. Kadının bu yeminleri cezayı kendisinden uzaklaştırır.
Ancak onun da beşinci yemini olmalıdır. Eğer kocası doğru söylüyor ise, Allah’ın gazabının muhakkak kendisi üzerinde olmasını kabul eder.
Yeminler aynıdır ancak Allah sonsuz adildir ve suçlayan erkeğin değil, suçlanan kadının ettiği yemin geçerlidir.
“Allah size ayetleri açıklıyor. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nur Suresi, 18)