Başımıza gelen bela ve musibetler çeşitlidir.Bunların çoğu bizlere ihtardır.Bizim için faydalı birer iltifattır.Nasıl mı?Mesela bir çoban sürüden ayrılan bir koyuna taş atar ve koyunun başı acır “ne oluyor” diyerek düşünür,aklı başına gelir.Çünkü koyun o anda ot yemeye dalmıştır,ve etrafında olup bitenden habersizdir.Çobanın taş atmasıyla aklı başına gelmiştir.çünkü sürüden ayrılırsa başına bir sürü sıkıntı gelecek yalnız başına kalacaktır.Şimdi burada kounun başına taş atılmasında “faydalı bir musibetmidir?” “yoksa zararlı bir musibetmidir?”İşte biz insanlarda Allah’ın bizden istediği gibi bir yaşamı bırakıp,kendi nefsimize hoş gelen bir yaşam sürersek,başımıza belada gelir,musibettte,bin türlü sıkıntıda.Bizler dünya işlerine dalar,Allah’ı unutup,mal,mülk,şöhret,daha çok para kazanma gibi şeylere daldığımız anda birden bize birden bir uyarı gelir,bir hatırlatma…!İşte o zaman hemen anlarız ve unuttuğumuz görevlerimizin farkına varırız,çünkü dinden ve dinin bizden istediği şeylerin dışına çıkmışızdır.Günahlar işlemişizdir,yalan söylemeye başlamışızdır.O an aklımız başımıza geliyor,çünkü işler ters gitmeye başlamıştır.O an Allahü Teala “Sen beni unuttun,vazifelerini unuttun,ama ben seni unutmadım,sana musibet vererek aslında iltifat ediyorum” demek istiyor.Bundan kurtulmanın çözümünün de ona yaklaşmakla olacağını hatırlatıyor.Bakın Bu mevzu; yani başa gelen musibet ve belalar,sıkıntılar nedir? Bize ne anlatıyor? kurtuluşu nedir? Nasıl bu durumdan çıkabilirim? Yukardaki videoyu izlerseniz anlayacaksınız..Araştırmacı Yazar Uğur Akkafa çok güzel tesbit ve örneklerle anlatıyor.