Hocam, ben 30 yıllık evliyim. Eşimle anlaşarak evlendik. Evlenmeden önce ailemin rızasını alarak hareket ettim. Fakat eşimin işçi olmasından dolayı benim ailem evliliğimi bir türlü kabullenemediler ve bunu evliliğim boyunca gerek söz ile gerekse de davranış olarak anlayabileceğim şekilde ifade ettiler . Hatta öyle ki kız kardeşim direkt yüzüme karşı: ”Bir işçiyle, basit birisiyle evlendikten sonra sokakta koca çoook” dedi. Bu sözler beni çok derinden yaraladı. Keza annem, babam ve büyük ağabeyim de evliliğim boyunca benzer konuşmalarla beni hep yaraladılar. Öyle ki annem ve kız kardeşim evime her geldiklerinde gardolabımı açıp: ”Hiç yeni bir şey almamışsın. Hep bizden getirdiklerin bunlar” diyebilecek kadar insafsızca davrandılar. Ağabeyim ise eşimin ailesi gelip gittikçe, (Anadolu insanı oldukları için şiveli konuşuyorlardı ) her seferinde şiveleri ile alay etti. Rahmetli babam her gelişinde buzdolabımı açıp dolu mu, boş mu diye bakıyordu. Eşimin maddi durumu iyi olmadığından dolayı borçla evlenmişti. Benim ailemse çeyiz olarak yatak odası mobilya takımı, 4 M2 halı, 2 camlık perde ve biraz da mutfak eşyası verdi. Beyaz eşya hiç yoktu ve hatta mutfak eşyam içinde tüp, tencere, çatal kaşık, bardak vs. yoktu. Ben yıllarca borç ödeyeceğim diye adeta aç yaşadım. Aylarca ekmeğime sana yağ sürerek kahvaltı yaptım. Ailem geleceği zamansa borçlanarak buzdolabımı doldurmaya çalıştım. Ailemin bu tavır ve hareketleri beni öyle rencide ediyordu ki cahillik dönemimde evliliğimi çok zedeledi, eşimi sürekli hırpaladım onlar beni manen ezdikçe ben de hırsımı eşimden alıyordum, yıllarca eşime ısınamadım, 2 evladım oldu yavrularımı bile sevemedim. Zaten çocuklarımı da hiç sevmediler. Rahmetli babam çocuklarımı gördüğü zaman ”Sivas’ın hangi mağarasından geldiniz’ derdi. Annem ise çocuklarım yaramazlık yapınca ”döv şunları, döv” derdi, ben de annem mutlu olsun diye döverdim, ”Oh! iyi oldu” derdi. Bayramlarda babamın evine gittiğim zaman, çocuklarım çukulata yiyeceğiz diye sevinirlerdi ama annem her seferinde çukulataları saklardı. Rahmetli Babam kilolarca çukulata aldığı halde. Ama ben kimseye bir şey söylemezdim. Hep annem kırılmasın, üzülmesin diye. 30 yıl boyunca bana maddi ve de manevi hiç katkıları olmadı. Annem ve Rahmetli babam üzerlerine tapulu ne varsa satıp iki ağabeyime verdi ve her zaman da maddi olarak onları desteklediler. Satılanları da benden hep gizlediler ben tesadüf öğrendim ama 30 yıldır hiçbir zaman (içimdeki inanç ve Allah korkusundan dolayı) karşılarına çıkıp da ne mal kavgası yaptım ne de vicdan. Fakat en son 2004’te avcılardaki arsayı satmışlar 2 ağabeyime paylaştırmışlar. Babam 2006’da vefat etti, ben bu satışı 2008’de öğrendim. Ve o sene İstanbul’a çocuklarıma ev tutmaya annemin yanına geldim (10 yıl İstanbul dışında ikamet ettim) fakat annem oğlumu onun yanına bırakacağımı sanarak çocuğuma çok kötü davrandı. Beni de devamlı hırpaladı, hatta arsa satılmadı diye bana yalan söyledi. Ben annemin surat asmasından ve davranışlarından dolayı rahatsız olduğumdan (yine de kendisine hiçbir şey söyleyip kırmadım) eltimin yanına gittim ve eltimde 2,5 ay kaldım. Bu süre zarfında ne annem ne de kardeşlerim beni hiç aramadılar, benden sürekli kaçtılar.. Sonuçta ben döndüm, arsanın satıldığını kız kardeşime anlattım, onun aracılığı ile bana 2008 ağustos ayında 15.000 TL. verdiler (arsa 110.000 TL.ye satılmış) Ben 2009’da İstanbul’a temelli yerleştim ve 2011 Ramazan Bayramına kadar annemin evine gitmedim, sadece 1 yıl önce yeğenimin düğününde bir araya geldik, elini öptüm, boynuna sarıldım. Annemse ben yokmuşum gibi davrandı bana ”kızım neden gelmiyorsun, derdin ne” diye hiç sormadı. 2011 yılında annemin oturduğu evi müteahhite vereceklerini duydum. Küçük ağabeyim beni arayıp 4’ümüze de düz giriş daire verileceğini söyledi, kabul ettim, aradan zaman geçti tekrar arayarak kendisinin dubleks alacağını bize düz daire verileceğini söyledi. Kabul ettim. Bu Bayramda anneme bayramlaşmaya gittim büyük ağabeyim oradaydı, istemeden konu açıldı ve ben yapmamam gerekeni yaptım ağabeyimle tartıştım (bu arada iki ağabeyimin dubleks alacağını bana da girişin altından düz daire vereceklerini duymuştum) Tartışma esnasında anneme: ”Bu kadar yerler satıldı bana hiç duyurmadınız. Ben evladınız değil miydim?” diye sordum annem de: ”Baban sattı, oğullarına paylaştırdı. Sen babanın malının ortağı mısın?”dedi. Ben de ”Babam yaptı kabul ediyorum, peki bir anne olarak ciğerin hiç sızlamadı mı? Babama bizim bir de orda evladımız var dedin mi demedin mi? Boğazından nasıl geçti? Vicdan yaptın mı yapmadın mı?” diye sordum, annemde çıt! yok. Ağabeyime döndüm: ”peki, babam sana bütün bunları hak olarak gördü de sen hiç mi kardeş kanı taşımıyorsun? Kardeş olarak hiç mi vicdanın sızlamadı? Ben bunların cevabını duymak istiyorum diye defalarca sordum. En sonunda ağabeyim ”Niye vicdanım sızlasın ki? Hem sen kimsin de sana soracaktık? Sen evlenip gittin, zaten yoksun ki dedi. Annem de ”oğlumun ihtiyacı vardı” dedi. Ben de ”anne benim de ihtiyacım vardı, kirayı ödeyebilmek için ben ev sahibimin evine temizliğe gittim” dedim. Annem ”Kocan çalışmıyor muydu?” dedi, ”Hayır anne çalışmıyordu” dedim. ”Emekli maaşınız yok mu? Almıyor musunuz? Hem benim ağabeylerim de bana bir şey sormadılar nerden daire verdilerse onu kabul ettik, ben ailemden böyle gördüm sana da o yüzden böyle davranıyorum” dedi. Annemin tavrı o kadar hiddetli ve de o kadar çirkindi ki ben şok oldum. Bunun üzerine ”Anne sana söyleyecek hiç bir lafım yok” ”Sadece şunu söylüyorum, ailenden gördüğünü bana uyguluyorsun ama ben ailemden gördüğümü evlatlarıma yapmayacağım. 1 kızım, 1’de oğlum var ama kesinlikle kızım neyse oğlum da o, hiç birinin hakkı birbirine geçmeyecek, ölene kadar arkalarındayım ve de vasiyet ettim, şartlar ne olursa olsun birbirinizin hakkını yemeyeceksiniz ve de maddi ve manevi anlamda daima birbirinizin yanında olacaksınız dedim, ilaveten de evi müteahhite vermiyorum, imza vermeyeceğim”dedim çıktım. İki gün önce (13 yıldır evimin kapısını açmayan) küçük Ağabeyim evime geldi: ”Evi neden vermiyorsun” diye sorunca ”Adil olunursa herkese eşit şartlar sunulursa vereceğimi söyledim, Ağabeyim: ”Ben dubleks alacağım, benim ihtiyacım var, sen düz daire alacaksın kabul mü? dedi. Ben de: ”Bu şekilde Adaletli olunmaz, benim de ihtiyacım var, üstten kim daire alırsa alttakine aradaki fiyat farkını ödeyecek, ben de üstten alırsam aradaki farkı kardeşlerime ödeyeceğim, bu şekilde olursa kabulum dedim. Sinirlenerek bağırmaya çağırmaya başladı ”Kur’an da mirasın erkek evlada 2, kıza 1 hak verildiğini yazdığını, sen böyle söylemekle kur’anı inkar ediyorsun, hem annem sana hakkını helal etmiyor, ben de helal etmiyorum” dedi. Ben de ”ben cennetliğim, sen cehennemliksin mi demek istiyorsun? dedim. ”Sen cehennemlik değil, yatırsın kızım yatır” Ben hiçbir şey söylemedim sadece anlamlı anlamlı baktım. Kalktı ” Bundan sonra bana uzak Allah’a yakın ol” dedi kapıyı çarparak çıktı gitti. Hocam benim 2 sorum var: 1- Annemin (Bütün bu olanların sonucunda) Hakkını helal etmeme hakkı var mı? Annemden ne şekilde helallik alırsam gönlünü almış olurum (zira vicdan azabı çekiyorum) Helallik almadan ölürsem veya annem ölürse cehennemlik mi olurum?>
2- Ağabeyimin bana Hakkını helal etmeme hakkı var mı? Benim O’na hakkımı helal etmeme hakkım var mı? Miras Kur’an-ı Kerim’de nasıl paylaştırılıyor? Teşekkür ederim. Allah’a Emanet Olun…
Sizin anlatmanıza göre siz haklısınız da böyle olaylarda Kur’an’ı, dini öne sürmek tehlikeli şeylerdir. Aileniz sizi daha fazla ahirete sürmeye çalışmışlar. Asılnda size iyilik yapıyorlar. Babanızdan kalan maldan sizin hakkınız olan kısmı isteyin. Bu kısım erkeğe bir fazla üzerinden olsun. O hususta bir helallik almanız gerekmez. Gerisinde ise annenizle iyi geçinin. Ağabey önemli değil ama anneniz için gerekiyorsa bütün haklarınızı da verin. Cenneti alırsınız.