Allah’ı Zikretmek En Büyük İbadettir

İman eden bir insan, tüm varlığını Allah ’a adamıştır, Allah için yaşar ve daima Allah ile beraber olduğunun bilincindedir. Allah ’a, O’nun rızasına ve cennetine kavuşmak için sürekli olarak ahiret beklentisi içindedir. Dünyada ise Allah için sabreder, O’na tevekkül eder, her işi düzenleyip denetimi altında tutanın, kendisini de her an görüp bilenin Yüce Rabbimiz olduğunu bilir.

Yaptığı her işte, gördüğü her görüntüde Allah ’ın sonsuz aklını, hayranlık uyandırıcı sanatını ve O’nun yüce kudretini görüp tefekkür eden bir insan için tüm bunları dile getirmek de bir nimet ve büyük bir ibadettir. Allah ’ı anma, insanı tüm kötülüklerden arındıracak, insanın kalbine huzur ve güven indirecek ve ahirette kurtuluşa ermesine vesile olacak en önemli yollardan bir tanesidir. Allah Kuran’da şöyle buyurmaktadır.
“… Allah’ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet)tir…” (Ankebut Suresi, 45)
İman edenler, günlük hayatlarının her aşamasında Allah’ı anma ve dua halinde olmalı, kendilerine verilen nimetlere karşı sürekli olarak için için şükretmeli, bilerek veya bilmeyerek yaptıkları hataları dolayısıyla bağışlanma dilemeli ve sık sık Allah ’ın adını yüceltmelidirler. Mümini, “Allah ’la dost” kılacak, onun Allah ’a yakınlaşmasını sağlayacak ibadetlerden biri Allah ’ı anmaktır.

İnsan, yaşadığı her an, yaptığı her işte Allah ’ın nimetini ve rahmetini hatırladıkça, O’nun ismini yüceltip O’na yöneldikçe, sürekli olarak ibadet halinde olur. Cenab-ı Allah ’a daha da yakınlaşır. Olaylar karşısında gaflete düşmez, paniğe kapılmaz, öfkelenmez. Allah ’ın razı olmayacağını düşündüğü her şeyden uzak durur. Allah bir ayetinde şöyle buyurur:
Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma. (Araf Suresi, 205)

İbadetler ve günlük eylemler, Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla yapılırsa,”Salih Amel”dir. Allah anılarak ve Allah ’ın rızası düşünülerek yapılmazsa, karşılıksız birer amel haline gelebilirler. Bu nedenle Kuran’da peygamberlerin vasıfları anlatılırken, Allah ’ı sürekli olarak andıkları bildirilir. Bu ayetlerden bir tanesi şöyledir:
“Biz Davud’a Süleyman’ı armağan ettik. O, ne güzel kuldu. Çünkü o, (daima Allah’a) yönelip-dönen biriydi”. (Sad Suresi, 30)

Müminin yaptığı işin hikmeti, onu Allah ’ın rızası için yapması ile oluşur. Mümin bu nedenle, sürekli olarak Allah ’la bağlantı halindedir. Kuran’da kendisine öğütlenen ahlakı her zaman büyük bir titizlikle korumaya çalışır. İman edenlerin bu vasfı, bir ayette şu şekilde anlatılmıştır:
(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah’ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten ‘tutkuya kaptırıp alıkoymaz’; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar. (Nur Suresi, 37)

Kuran’ın hikmetini sürekli olarak hatırlamak, Allah ’ın ayetlerini akılda tutmak ve her şeyi Allah ’ın yaratmakta olduğu gerçeğini sürekli düşünmek, mümine hem dünyada hem de ahirette en büyük nimetleri kazandıracaktır. Bunu kalpten ve içtenlikle yapanlar ve ancak bununla tatmin olanlar, Allah ’a teslim olmuş müminlerdir.

rabbimizi tanıyalımzikir etmekzikretmenin güzelliğizikretmenin sevabızikri fazileti