Acaba Gavur mu Olursunuz…?

Örtü, İslam’ın emridir. Diyanet işleri Başkanı’nın dediği gibi, örtü, İslam dünyasının her tarafında, o milletin tarih ve coğrafyasına bağlı olarak, aslı değişmeyip şekli değişen bir nesnedir

İşe “İslam Tarihi” açısından baktığımızda, Kaynuka Oğulları Savaşı bir ilk’tir. Medine Çarşısı’nda bir kuyumcu dükkânına giren Müslüman kadının örtüsü, bir Yahudi tarafından çekilir. Bu hareketi hakaret sayan bir Müslümanla Yahudi kavgaya girişir. Olayda ikisi de ölür ama bu hareket, aynı şehirde yaşayan iki toplumun gerilmesine ve savaşa girmesine neden olur. Sonunda Yahudiler Suriye bölgesine sürülür.

İşe “Türkiye Cumhuriyeti Tarihi” açısından baktığımızda Maraş’ın “Kahraman Maraş” olmasını başlatan ilk kurşun yine örtü yüzünden çekilir. Fransız işgalinde olan Maraş Çarşısı’nda, iki serseri Fransız askeri, hamamdan çıkan hanımın çarşafını çekiverir. Sütçü İmam, Medineli Müslümanın gösterdiği tepkiyi gösterir ve ilk kurşunu sıkar. Maraş’ın kurtuluşunun fitili ateşlenmiştir.

Türk Dilinde, Müslüman olmayanlara kısaca “gavur” denir. Yahudi, Hıristiyan, Putperest ve ateist/dinsiz olması fark etmemektedir. 20 yıl önce bir süre bulunduğum Cezayir’de bu kelimenin yaşadığını gördüm. Kuzey Afrika’da, Fransa hizasında bulunan Cezair, Hayreddin Paşa ve Baba Oruc’un Osmanlı’ya hediyesidir. Bizde Tanzimat sonrasında horlanmaya başlayan bu kelime, halk dilinde, İslam’a düşman tavır taşıyanlar için de kullanılmaktadır.

Bırakın örtüyü, başörtüye karşı çıkanlar! Bu tarihi yolculuktan sonra sizler, başörtüye karşı çıkmasanız gavur mu olursunuz?

Ey rahmetli Sütçü İmam, senin adına açılan üniversitede, başı örtülü kızlar dış kapıdan içeri sokulmamaktadır. Hatta bu işlem, İlahiyat Fakültesi’nde de yapılmaktadır.

Ey başörtüye karşı çıkanlar! Bu tarihi yolculuktan sonra, sizler baş örtüye karşı çıkmasanız gavur mu olursunuz?

Hasan Tahsin’in ilk kurşunu sıktığı İzmir–Konak Meydanı’na kadar çarşaf giyip, yılanın kavından sıyrıldığı gibi ortaya çıkan sonra da bir devrin anlayışı olan çarşafı yakan “tuzu kuru kadınlar” ne yaptığını bilmektedir. O çarşaf, gavur Fransız askerinin Maraş’ta, hamamdan çıkan kadınların üstünden çektiği örtüsüydü.

Ey başörtüye karşı çıkanlar! Bu tarihi yolculuktan sonra sizler baş örtüye karşı çıkmasanız gavur mu olursunuz?

Rahmetli Hasan Tahsin, bir bilsen, senin ilk kurşunu sıktığın meydanda birileri hangi değeri ateşe vermektedir?

Cumhuriyet, senin adına ne cinayetler işlenmektedir!

Birileri çıkmış, örtüye “Ortaçağ zihniyeti” diyor. Sen kimin ağzıyla konuştuğunu biliyor musun? Üniversitede “hoca” olduğuna göre, bilmen gerekir. Üniversite hocalarının yazdığı tarih kitaplarının anlattığına göre, Ortaçağ 1453’lerde bitmiş; Yeniçağ başlamıştır. Fatih Sultan Mehmed’in Kostantinopolis’i gavur Bizans’tan alıp “İslam-bol” yapmasıyla “Ortaçağ” sona ermiştir. Ama Anadolu coğrafyası, 1000’li yıllardan itibaren Müslümanların hâkimiyeti altında olmuştur. Büyük Fetih’ten sonra, şimdi bizim “Misak-ı Milli” dediğimiz sınırlar Osmanlı Devlet hâkimiyetine girmiştir. Örtü, Ortaçağı ortadan kaldıran adamın zihniyetidir. Hal böyle olunca, “Sen kimin ağzıyla konuşmuş oluyorsun?!”

Tarih çağlarını gösteren şeridi ben yapmadım. Tarih kitaplarını ben yazmadım. Ortaçağı bitirip yeniçağı açan Fatih nesli ve bütün dünya 1453’den sonrasına “Yeniçağ” diyor. Siz de böyle düşünüp, bütün dünya gibi, Ortaçağı kapatan adamın zihniyetine “Ortaçağ” demeseniz gavur mu olursunuz?

Tekrar soruyorum; “Farkında mısınız, siz kimin ağzıyla konuşuyorsunuz?!”

Ey bilim, senin adına ne cinayetler işleniyor? Bu adamlara öğretim üyesi, bilim adamı deniyor. Belli ki zamanında oraya gelenler ideoelejik / siyasi ölçülerle gelmiştir. Her hocanın ideolojik birlikteliği olmayan öğrenciyi araştırma görevlisi olarak yanına almadığı bilinmektedir. Ancak hepsi olmasa da, çoğu öğretim üyelerinin, kendinden daha zeki bir öğrenciyi yanına asistan olarak almadığı da söylenmektedir.

Ey başörtüsüne savaş açanlar! Sizler “kayıtsız-şartsız” olabilirsiniz. Müslüman’ın “Amentü” kayıt-şartı var. Ama siz, Meclis’in duvarında yazan “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir” kaydına bağlı iseniz, milletin çoğunluğunun temsil edildiği meclisin kararına uymak zorundasınız. Böyle bir kayıt ve şarta da bağlı değilseniz, yaptığınız işin adını koyunuz. Biz, başörtüsünün serbest olmasını istemekle bunun “inanç özgürlüğü kapsamında” olduğuna inanıyoruz. Siz, başörtüsünü yasaklamakla neye inanıyorsunuz?

Başörtü düşmanlığı yaptığınız inancın adını koysanız, gavur mu olursunuz?

Dr.Mustafa Işık

başörtüsübaşörtüsü hakkında yazılarİslami makalelertesettürtesettür hakkında yazılar